Toprağın Olimpik Ruhu

Doğa, her mevsimde yarışmalar düzenlemektedir. Her mevsim başlıbaşına bir olimpiyattır adeta. Nasıl ki olimpiyat oyunlarında saha, katılan yarışmacılar vs. varsa, doğada da bu unsurlar vardır. Mekan seçiminde gösterilen ve hatta kamuoyuna yansıyan yarışları hepimiz biliyoruz. Tabiat da en uygun mekanı ve en uygun toprağı seçmek ister. Bu seçim adeta bir jüri heyeti gibi neyin nerede, ne kadar çeşitlilikte yetişeceğine karar veren mikroorganizmalardır. Doğa bu yarışı gösterdiği tüm flora ve fauna çeşitliliği ile yapar.

İlkbaharda bitkiler en güzel renklerdeki elbiselerini giyerler, binbir çeşit çiçekleriyle yarışırlar. Kokuları ve renkleriyle adeta birbirlerinin güzelliğini pekiştirirler. Burada esas kazanmak değil, iştiraktir. Aslında doğada kazanan kazanmayan belli değildir, onlar için önemli olan katılmaktır. Yaz olimpiyatları geldiğinde, çiçekler artık bir meyve olmuştur. Birbirinden lezzetli meyveleriyle, koku ve biçimleriyle bütün güzelliklerini gösterirler.

Sonbahar gelince, sonbahar elbiseleri giyilir ve rengarenk güzelliği ile aslında sonbahar, olimpiyatların simgesidir. Kışın da kimileri yapraklarını dökerek, soğuğun getirdiği şartlara göre, değişik renk ve biçimler alırlar. Kışın bir mukavemet yarışıdır. Kış şartları içinde güçlü olmak amaçtır. Bu da dayanıklılığın ve güçlü olmanın yarışıdır. Nasıl ki olimpiyatlarda gaye, kazanmak ise, doğada gaye var olmak, varlığını sürdürmektir. Nasıl ki olimpiyatlarda kazanılmasa da evrensel bir mesaj verilmiştir, yarışlara katılarak görev tamamlanmıştır. Doğada da bitkiler yetişmiş, canlılar var olmuş, ömürlerini tamamlamış, görevlerini yerine getirmişler ve tekrar doğaya dönmüşlerdir.

Doğanın olimpiyatlarında bütün katılımcılar kendi cinsinin ve türünün dışında bir ayırım yapmadan, toplum sosyolojisine göre örnek gerekirse, ırk, din, dil fakirlik ve zenginlik gözetmeden bu olimpiyatlara katılırlar. Gaye, hep beraber, fauna ve flora olarak ayırım gözetmeksizin bir diğerine yararlı olarak ve yararlanarak sağlıklı yaşamaktır. Doğanın olimpiyatlarında her bireyin görevi her cinsin ve türün varlığına saygı göstererek, bütünlük ve beraberlik içinde, sağlıklı tüm organizmanın yaşamasını sağlamaktır.

Kendi yaşamına olanak sağlayan ve doğanın olimpiyatları olmasa mavi gezegende yaşama olanağı olmayan insanoğlu, doğanın gerçekleştirdiği bu yarışların öneminin farkında değildir. İnsanoğlu, doğadaki bu müthiş dayanışma, barış, kardeşlik ve denge ruhuna karşı bir tutum ve davranış içinde olup, onun "gel bizimle beraber ol" çağrısına katılmamanın bedelini günümüzde suyun ve havanın kirlenmesiyle veya yok olması ile ve en vahimi dünyanın giderek çölleşmesiyle ödemektedir.

Doğanın olimpiyat sahası topraktır


Toprak ana yaşamın en aziz vazgeçilmez unsuru, olimpiyat ruhunun da anasıdır. Yaşam için verilen bütün mücadeleler ve yarışlar hep üzerinde sürdürülür. Eğer olimpiyat geleneğinin sürmesi için bir unsur eksikse, olimpiyat gerçekleşmez. Oyunların yapılacağı saha yoksa, üzerinde yarışılacak bir zemin yoktur. İşte esas budur. Doğa da bu zemine ihtiyaç vardır. Artık zekasıyla, ürettiği teknoloji ile yerkürenin sunduğu bütün alanları, mesafeleri de çok kolay aşarak, kontrolü altına alan insanoğlu, olimpiyat ruhunu sürdürmek için istediği zemini seçebilir. Bu seçimi yapmak için gücü vardır, seçenekleri oldukça, gücü de var olacaktır.

Öyleyse olimpiyat ruhu nasıl bir evrensel barış unsuru ise, çevre sorunlarının başında gelen toprak erozyonunu da insanlığın geleceğini kaybettirecek bir evrensel sorundur. Olimpiyatlar insanları nasıl ırk, din, dil, fakirlik ve zenginlik farkı gözetmeksizin biraraya getirme niteliğine sahipse, toprak erozyonu da din, dil, ırk, milliyet farkı gözetmeksizin insanların geçim ve yaşam olanaklarını ellerinden alma niteliğine sahiptir. Bu sebeple dünyamızın geleceği için evrensel önem taşıyan bir sorundur. Artık bütün dünya halklarının yaşam koşulları için ortak sorumluluk altına girdiği çağımızda kuraklık, susuzluk ve çölleşme sürecinin inanılmaz derecede hızlanması insanoğlunu harekete geçirmek zorundadır.

Bu felaketi durdurmanın tek yolu ise bütün canlılara sağlıklı yaşama ortamı sağlayan doğanın olimpiyatlarını yapacağı ortamın korunmasıdır.

Ancak bu şekilde dünyamızın ve onun üzerinde yaşayan biz insanoğlunun geleceği olacağına inanıyoruz.

Hayrettin KARACA
TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı

 

Ada-Net